Teknik Direktörümüz Fatih Terim, Galatasarayımızın UEFA Avrupa Ligi Play-off Turu’nda Rangers ile oynayacağı maç öncesinde düzenlenen basın toplantısına katıldı.
Bu tür telafisi olmayan maçların favorisi olmadığını dile getiren hocamız, “Muhakkak ki seyircisiz olan maçların tadı ve tuzu yok. Alışık olmadığımız bir şekil. Hem Galatasaray’ın hem Rangers’ın seyircisi çok ateşli ve takımına tutkun. Eğer normalde böyle düşmüş olsaydı karşılıklı birer maç oynayacaktık. Çok daha adil, çekişmeli ve zevkli bir eşleşme olabilirdi. Maalesef dışarıda oynuyoruz. Her şeye rağmen psikolojik olarak evde oynamanın avantajı var… Pazar maç oynuyorsunuz. Çarşamba günü 4-5 saatlik bir uçuş yapıyorsunuz. Seyirci avantajı yok; ama ne olursa olsun içeride oynamanın avantajı var. Maçların favorisi olduğunu düşünmüyorum. Tek maçlar her şeye açıktır. İki taraf da tur atlamaya çalışacak. O yüzden favori göstermeyi doğru bulmuyorum.” diye konuştu.
Hastalığı sebebiyle kadroda olmayan Arda Turan’ın bu tür maçları oynamaya alışkın, tecrübeli bir isim olduğunu dile getiren Teknik Direktörümüz Fatih Terim, “Covid-19 testlerinin negatif çıkması bizi çok sevindiriyor. Tüm dünyada açıkçası çok önemli bir baskı. Her maçta 2 gün önce test oluyorsunuz. Herkesin testinin negatif çıkması için bekliyorsunuz. Kolay değil. Arda’nın testi negatif çıktı ama maalesef yüksek ateş ve grip geçiriyor. İyi de durumdaydı; ama Babel’in veya onun yerinde oynayacak kişinin Arda’yı aratmayacağını düşünüyorum. Arda da olsa iyi olurdu. Bu tür maçlarda oynamış tecrübeli oyuncularımızdan birisiydi. Ancak yapacak bir şey yok. Sağlığına bir an önce kavuşmasını bekliyoruz. Onun dışında diğer oyuncularımıza da güveniyoruz.” dedi.
Ülke puanı açısından Avrupa’da Galatasaray’ın başarısının omuzlarına ekstra yük bindirip bindirmediği sorulan hocamız, “Muhakkak ki hepimiz için önemli. Bizim için her maç önemli. Hele ki bu ülke puanına tesir ediyorsa ehemmiyeti bir kat daha artıyor. Biz daha beşinci maçımızı oynadık. Rakip ise Ağustos’ta başladı. Böyle bir avantajları var. Ne olursa olsun, oturmuş ve iyi bir takıma karşı deplasmanda oynayacağız. Seyirci olmasa da sahanın bir psikolojik avantajı olacak. Bunların hepsinin üstesinden gelebilecek bir Galatasaray bekliyorum. İkinci maç yok. Dolayısıyla yarın burada tam manasıyla bir taktik anlayışı içerisinde, tam bir konsantre düşüncesiyle hareket edeceğiz. Ben pazar günü oynanan son maçımızdaki bazı oyuncularımızın performans düşüklüğünü yorgunluğa bağladım. Oradaki eksiklerini burada gidereceklerdir diye ümit ediyorum. Lig maçlarının telafisi vardır; ama bu maçın telafisi yok. Galatasaray bu tip maçlara alışkındır. Ben de alışkınım. İyi mücadele, sakin bir oyun; ama her şeyini veren bir bütün takım istiyorum sahada. Çünkü hakikaten iyi bir takıma karşı oynayacağız. Geçen seneki maçlarını da bu seneki maçlarını da seyrettim. Ciddi bir rakibimiz var. Buradan çıkarsak sonraki grup aşamalarından daha rahat çıkabileceğimize inanıyorum. Bu maç, bundan sonraki grupların kalitesindeki takımların maçları gibi” şeklinde konuştu.
Marcelo Sarrachi’nin yokluğunun bir talihsizlik olduğunu; ancak Martin Linnes’e güvendiğini dile getiren hocamız, şu ifadeleri kullandı:
“Saracchi bizim için önemli bir oyuncu. O olmadığı zaman oradan özellikle rakibin üzerine gitmede biraz zorluk çekiyoruz. Çok formdaydı ama maalesef; ama hem son maçımızda hem de bu maçımızda yok. Bu da bizim için bir talihsizlik diye düşünüyorum… Ancak Martin sağ ayaklı olmasına rağmen çok iyi oynuyor orada. Ona da güveniyorum. Arda ile iyi anlaşıp sol kulvarı iyi kullanıyorlardı. Oyun içerisinde ve kenarı beraber paylaşan iki oyuncumuzdu. Maalesef yoklar; ama futbolda yoklara alışmak zorundasınız. Kazandıktan veya kaybettikten sonra ‘şunlar yoktu’ demek hiçbir fayda getirmez. Futbol böyle bir oyun. Kazandıktan sonra her şey doğrudur; kaybettikten sonra ne yapsanız yanlıştır zaten. Hep beraber, bütün kadro halinde oynayabilirsek bizim için çok iyi olacak.”
“Türkiye Ligi bu sene 40 maç olduğuna göre. Artı kupalar ve Avrupa kupaları dediğimiz zaman, bütün takımı kullanmamız gereken bir süreç gözüküyor. O yüzden her oyuncuya ihtiyacımız var. Diğer oyuncuların da formayı alması ve yüksek performansı, bizim adımıza seviyeli de bir rekabeti getirecektir. Bu da takıma fayda olarak dönecektir. O yok, bu yok, yandık, öldük diye karalar bağlayacak bir hoca değilim. Diğer arkadaşlarımız bu görevi en iyi şekilde yapmalılar zaten.”
Efsanemiz Gheorghe Hagi’nin Rangers’ta top koşturan oğlu Ianis hakkında görüşleri sorulan Teknik Direktörümüz Fatih Terim, “Hagi, benimle beraber 4 yıl çalıştı. Olağanüstü işler başardı. Beraberce başardık. Çok büyük futbolcuydu. Saygı duyulması gereken bir oyuncuydu. Çok önemli işler yaptı. Oğlunun da çok yetenekli olduğunu biliyorum. Türkiye’de doğdu Ianis. Çok da başarılı gidiyor. Yetenekli bir genç. Babasına yetişir mi bilmiyorum; ama ümit ederim babasını geçer. Hagi’yi geçmek, ona yetişmek çok kolay bir şey değil. .. İyi bir futbolcu, gelişmeye açık. Çok daha iyi oynayacağına, daha iyi zamanları olacağına inanıyorum. Çünkü o yetenekleri var.” ifadelerini kullandı.
Rangers Teknik Direktörü Steven Gerrard hakkındaki görüşleri sorulan hocamız, “Hagi önemli bir oyuncuydu. Steven Gerrard da önemli bir futbolcuydu. Önemli bir kariyeri var. Şahsi kaantim odur ki, çok daha iyi bir şekilde başladı teknik adamlığa. Çok daha başarılı olacağına inanıyorum. Oynattığı futbolu, yaklaşımını, takımını gördükten sonra teknik adam olarak çok daha iyi işler yapacağına inanıyorum. Futbolculuğu tartışılmaz, önemli bir oyuncuydu. Hem Liverpool hem de İngiltere için. Teknik adam olarak da kariyeri her gün biraz daha yükselecek gibi duruyor.” diyerek sözlerini noktaladı.
Galatasaray